Böbrek Kanseri
Üriner İnkontinans olarak adlandırılan idrar kaçırma istemsiz ve kontrol edilemeyecek seviyede bir idrar tutamama durumu olarak bilinir.
Böbrek kanserleri, bütün erişkin kanser vakalarının yaklaşık %3’lük kısmını oluşturmaktadır. Sıklıkla 40-70 yaş arası kendini göstermekte olup, erkeklerde kadınlara oranla iki kat daha sık görülmektedir. Türkiye’de her sene neredeyse 5000 kişiye böbrek kanseri teşhisi konulmaktadır. Dünya çapından olduğu gibi Türkiye’de de böbrek kanserine rastlanma olasılığı artmaktadır. Bu artışın sebebi tam olarak saptanmasa da böbrek kanseri gelişimi ile ilgili bazı risk etkenleri saptanmıştır. Bunlar; hastalığa yakalanma ihtimalini arttıran sigara kullanımı, şişmanlık, yüksek tansiyon, toksik kimyasal ajanlara maruz kalmak ve genetik sebeplerdir.
Belirtileri
Böbrek kanserinin standart belirtileri idrardan kan gelmesi, yan ağrısı ve ele gelen kitle olarak belirtilmiştir. Fakat bu semptomlar hastaların ancak %10-15’lik gibi ufak bir kısmını göstermektedir. Hastalık genelde belirti vermeden sinsi bir biçimde ilerler fakat son safhalara gelip çeşitli organlara sıçradığı takdirde kemik ağrısı, öksürük, sarılık, kilo kayıpları gibi şikayetlere sebep vermektedir. Erken sahfada teşhis koyulan hastaların büyük bir kısmı başka bir sebeple yapılan radyolojik görüntüleme metodları esnasında şans eseri tespit edilmektedir. Erken teşhis konulduğu takdirde %85’lik gibi bir oranda sağkalım sağlanması sebebiyle, özellikle aile yaşantısında bulunan ve risk faktörü taşıyan şahıslarda düzenli ürolojik kontrollerin aksatılmaması önerilmektedir.
Tanı Yöntemleri
Hastanın şikayetleri ve geçmişi hakkında doktorun koyacağı teşhis ve fizik muayene tanıya ulaşma yolunda ki ilk basamaktır. Muayenede özellikle böbreklerin yerleştiği karın ve yan kısımlarda sertlik veya ele gelen kitle var mı yok mu bakılır. Hastanın şikayetleri, öyküsü ve doktorun ilk teşhisi olgulara daha sonra yapılacak olan araştırmaları belirlemek adına önem arz etmektedir. Laboratuvar testleri olarak kan biyokimyası idrar analizi yapılarak; idrarda kanama var mı yok mu ve böbreklerin işlevi hakkında bilgi edinmektedir. Böbrek kanseri genel olarak görüntüleme metodları ile tanınmaktadır. Bu amaçla Ultrason (US), Tomografi (BT), MR görüntüleme veya PE/CT testlerinden yararlanılmaktadır.
Tedavi
Böbrek tümörlerinin tedavisinde ana yöntem cerrahidir. Tümörün boyutu ve yerleşimine bakılarak tümörlü böbreğin komple alınması (radikal nefrektomi) veya yalnızca tümörlü kısmın alınması (parsiyel nefrektomi) ameliyatları yapılmaktadır. Aktif olarak bu ameliyatlar müsait vakalarda laparoskopik veya robotik cerrahi ile de yapılabilmektedir. Ufak tümörü olan müsait hastalar için ablatif tedaviler (mikrodalga termal ablasyon, radyofrekans ablasyon, kriyoterapi) denilen böbreğin hasar almasını engelleyerek tümörlü alanın yakılması metodları da uygulanabilir. Bu sayede böbrek hasar almadan tümörden kurtulunur. Eğer hastalık başka organlara sıçramışsa ameliyattan ziyade son senelerde kullanılan ve gayet iyi sonuçlar veren hedefe yönelik tedaviler ve bağışıklık sistemini uyaran ilaçların kullanması önerilmektedir.
Opr. Dr. Ali Erhan Eren
Hakkımda.